Alarmı susturduğunuzda fazladan uyuduğunuzu ve kazandığınızı sandığınız 9 dakika, uyandığınızda yerini kocaman bir “Keşke”ye bırakır. Gözlerinizi açtığınız an, saate bakıp gerçeği gördüğünüzde girdiğiniz stresi ve beyninizde oluşan o düğümü biliyorsunuz değil mi? İşte buna snooze pişmanlığı diyoruz. Güne kendinize verdiğiniz “erken kalkacağım” sözünü tutamayarak başlamak, sadece bir gecikme değil, derin bir pişmanlık ve suçluluk hissi yaratır. Bu his, ne yazık ki tüm gününüzü zehirleyebilir ve uyanmanıza rağmen uyanamama ve tüm gün yorgun olmanıza sebep olabilir.

Sabahın ilk zorlandığı ikilem iradenizle yatağınız arasındadır. Bu ikilemde yatağınız üstün geldiğinde (yani alarmınızı ertelediğinizde), bilinçaltınıza “Ben kendime söz geçiremiyorum” mesajı gönderirsiniz. Bu suçluluk hissi, gün boyu yapacağınız diğer işlerde de motivasyonunuzu kesin olarak düşürür. Sabah yaşanan bu küçük başarısızlık, aslında günün geri kalanı için bir domino etkisi yaratır. Kendinize olan saygınızı korumak için alarm ertelemeyi bırakmak, sadece zaman kazanmak değil aynı zamanda da özgüven kazanmaktır.
Uzmanlar, bu yoğun pişmanlık ve suçluluk hissinin, vücuttaki stres hormonu olan kortizol seviyesini artırdığını ve sizi gün boyu daha tahammülsüz, daha sinirli birine dönüştürdüğünü belirtmekte. Yani ertelediğiniz şey sadece alarm değil, mutluluğunuzdur. Bu yüzden döngüyü kırmak aslında sandığınızdan çok daha önemli bir hareket. Bu hissin sebebi, aslında beyninizin girdiği otomatik snooze alışkanlığı döngüsüdür. Aslında tüm bu bahsedilenler aynı yere çıkıyor.